16 Ağustos 2015 Pazar

“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür!” kardeşlerim, “ne yaptı bu devlet size”, www,sendika63.org, 15 Agustos 2015


Tolga Tören

Soru doğruydu. Yanlış olan sorulduğu zaman, mekan ve topluluktu…

Bir halkın yıllardır yok sayılmasını geçtik…

Yaşı uygun olanların hatırlayacağı “kart-kurt” söylemini de…


Türkiye’de kapitalist üretim ilişkilerinin kuruluşuna ilişkin bir proje olan, tanımlanmış bir coğrafyada bütünleşik bir pazar yaratma kaygısıyla milliyetçilik ipine sarılan cumhuriyetin, homojenleştirmeye dönük politikalarını…

“Vatandaş Türkçe konuş” kampanyalarını örneğin…

Mahmut Esat Bozkurt’un “Türk bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette bir tek hakları vardır. Türklere hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost, düşman ve bu dağlar bu hakikati böyle bilsin" sözlerini…

Süngülenip ölmüş anasının memesini somura somura açlıktan ölen bebe hikayelerinin anlatıldığı Dersim katliamını…

Irkçı bir utanç vesikası olmanın ötesinde bu ülkenin sermayesinin Türk ve Müslüman ellerde birikmesinin önemli bir aracı olan Varlık Vergisi’ni, 6 – 7 Eylül'ü...

33 kurşun olayını…

27 Mayıs 1960 döneinde Kürt ileri gelenleri için kurulan toplama kamplarını…

Kendini solda sayan kimilerinin, Türkiye kapitalizminin önemli bir sıçrama noktası oluşunu da ihmal ederek kutsadığı 1961 anayasasının barındırdığı “Egemenlik Türk milletinindir” ifadesini…

Diyarbekir zindanını...

Bunları zaten hepten geçtik artık canım kardeşim, hepten geçtik...

Bugünün acıları, zalim bir hızla, dünün acılarını unutturasıya biriktikçe, dündeki sebebi aramaktan çoktan vazgeçtik. Bugünün acılarına dikip gözlerimizi, tarihselliği unuttuk...

***

Gerilla kulağından anahtarlık yapan vatansever! askerler gördün sen…

Her gün, “ölü ele geçirilmiş” bedenleri dizi dizi sıralanmış genç gerillaları izledin televizyonlardan…

Kanla bezenmiş Kürt coğrafyasında, eroin ticareti yapan Türk milliyetçileri, reisler, askerden kaçan vatanseverler…

Gazete bombalatan, mafya babaları için “kurşun atan da yiyen de şereflidir” diyen başbakanlar…
Gördün sen, bunların hepsini gördün ve...

***

“Fikrin, vicdanın, irfanın hür”dü, sözüm ona…

Okullarında her gün “doğruyum, çalışkanım” diye bağırdın…

“Öğün”dün ve “güven”din… “...Durmak yaraşmaz”, “…önde”, “… ileri” diye marşlar söyledin…

Evine, arabana bayrak asmayı ihmal etmeden, cenge giden Osmanlı padişahları edasında…

Kürdüm diyeni bölücü, barış diyeni yıkıcı gördün…

***

Şimdi, cihat adına kör testere ile insan kesen çeteler, “laiklik” elden gitmesin diye her bir şeycikleri yapmış bir silahlı kuvvet ve siyasal İslamcı bir iktidarın ortak ve aktif sessizliği! altında, kendilerini parlamentoda temsil etsin diye seküler bir partiyi destekleyen bir halkı katlediyor…

Neşe Özgen, “Toplumsal Hafıza’nın Hatırlama ve Unutma Biçimleri” çalışmasında Sırımlı köylülerinden birinin 33 kurşun olayını anlatırken, “30 koyun kesemez insan bir anda" dediğini aktarır...(Sosyal Tarih Yayınları, s.41)

Bırak 30 koyunu canım kardeşim, o aktif sessizlik! ittifakı, yaralarının sarılmasına destek olan 33 genci havaya uçurarak öldürdü...

***

Devlet, kelepçeleyip yere yatırdığı işçiye soruyor: “Ne yaptı ulan bu devlet size?”

Bir halkın, oğullarını ve kızlarını, öldürmeye devam etmekle kalmıyor, çırçıplak bedenini teşhir ediyor, makatına cop sokup sokak ortasında bırakıyor…

Vuruyor ha vuruyor, kırıyor, yok ediyor...

Sen ise susuyorsun. “...Öğün” yerine “...utan” dedirtecek şekilde, oh çekiyor, dahasını diliyorsun…

***

“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür!” kardeşim…

Bilmiyorsun, başka halkları ezdiğin müddetçe özgür olamayacaksın… 

Ortak vatanda eşit yaşamak isteyeni vurdukça, kendi vatanını, kendi ellerinle böleceksin, bir kan deryasının ortasında yüzeceksin, ama nafile, boğulacaksın...

Boğulacaksın, yıllardır beynine işlenen nefret ile, cihatçı çetelerin ve dahi devletinin yaptığına, böylesine sessiz kaldıkça…

Hani çalışkandın ya...

“Teferruat” denenleri anlamaya çalışmadıkça, fikrini, vicdanını, irfanını yani, gerçek manada özgür kılmadıkça, söz konusu ettiğin vatan da giderek kararacak…

Ne yurtta ne cihanda, varamayacaksın, barış türküleri söylemenin güzelliğine, dinginliğine…

İnan, “fikri, vicdanı, irfanı hür” kalamayacaksın. Nitekim, bak, kalamadın da zaten…

Dört bir yanın, siyasal İslamcılarla çevrili...

Serhaddinden karanlık giriyor habire, bir daha çıkmamacasına... 

Sen ise, devletin elleri kelepçeli halde yere yatırılmış Kürt işçiye “ne yaptı lan bu devlet size” hönkürmesine, yıllardır, 12 Mart döneminde bir solcu gencin jandarma tarafından öldürülmesine yakılan bir ağıt olan “dom dom kurşunu” türküsüyle göbek attığın gibi, gülüyorsun...

Üstüne basa basa soruyorsun işkence görene... “Ne yaptı lan bu devlet size...”

Hani, şair diyor ya “koyun gibisin kardeşim / gocuklu celep kaldırınca sopasını / sürüye katıltıverirsin hemen…”

Artık, gocuklu celep bile ihtiyaç duymuyor sopasını kaldırmaya, bilerek, sürüye zaten çoktan katılmış olduğunu...

***

Velhasıl, soru doğruydu “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kardeşim”, soru doğruydu...

Yanlış olan, sorulduğu zaman, mekan ve topluluktu...

“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kardeşim...

Sahi, bir düşünsene, nasıl bu hale geldin sen...

Bir düşün, “ne yaptı bu devlet sana”.

http://sendika63.org/2015/08/fikri-hur-vicdani-hur-irfani-hur-kardeslerim-ne-yapti-bu-devlet-size-tolga-toren-guzelgunlergorecegiz-blogspot-com-tr-285757/



























Hiç yorum yok: