24 Ocak 2020 Cuma

Oligarklar Davos’ta toplanıyor*, World Socialist Web Site, 21 Ocak 2020



Niles Niemuth
Çeviri: Tolga Tören

Yüzlerce bankacı, şirket yöneticisi, ünlü, devlet başkanı ve kabine üyesi, Salı günü ellincisi başlayan Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak icin İsviçre’nin Davos kentine vardı. 

Davos katılımcılarının, dünya milyarderlerinin sadece geçen yıl yüzde yirmi beş artmış olan serveti dahil, kutlayacağı çok şey var. Bununla birlikte, İsviçre’nin karlı dağlarına bakan oligarklar, kendilerini toplumsal muhalefet ve öfke dalgası ile kuşatılmış hissediyorlar.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) kurucusu Klaus Schwab, toplantı öncesinde yayımladığı mesajda, “insanlar kendilerine ihanet ettiklerine inandıkları ekonomik elitlere karşı isyan ediyorlar” notunu da düşerek, dünyanın “ kritik bir dönüm noktasında” olduğu uyarısında bulundu. 


Gerçekten de toplantı, toplumsal muhalefetin, son yıllarda Şili ve Porto Riko’dan, Sudan ve Cezayir’e, Irak ve Lübnan’a, Hong Kong ve Hindistan’a, ABD ve Meksika’ya kadar uzanan küresel yükselişinin ortasında gerçekleşiyor.

Dünya çapında, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin tetiklediği protestolar devam ediyor ve bu protestoların, yeni yılın başkan Emanuel Macron’un gündeme getirdiği emeklilik fonları kesintilerine karşı kitlesel grevlerle başladığı Fransa da dahil olmak üzere, 2020’de de artması bekleniyor.

Dünya Sosyal Forumu, toplantının hemen öncesinde, üyelerinin sanal bir oybirliğiyle, geçen yıl dokuzuncu sırada olan “içsel siyasi kutuplaşma”yı birinci sıradaki kaygı verici olay seviyesine yükselttiğini not eden bir küresel riskler raporunu da yayımladı.

Yıllık Edleman Güven Barometre anketi de dünya çapında insanların çoğunluğunun kapitalizmin verdiği zararların iyi yanlarından fazla oldugunu düşündüğünü ortaya koyuyor.

Anketin not ettigi bir başka nokta da, hükümetler, medya, iş dünyası, hükümet dışı örgütler (NGO) gibi, kitleler tarafından etik dışı ve yetersiz görülen kurumların küresel düzeyde uğradığı güven kaybı.

Toplantının öncesinde Britanyalı yardım kuruluşu Oxfam da, “kontrol dışı” olduğunu ilan ettiği sosyal eşitsizlik üzerine yıllık raporunu yayımladı.

Oxfam’a göre, dünyanın sadece 2153 kişiden oluşan milyarder nüfusu (modern bir yolcu gemisine konforlu bir sekilde sığacak kadar insan) dünyadaki en yoksul 4.6 milyar insanın sahip olduğundan daha fazla bir serveti kontrol ediyor.

Benzer şekilde, dünyanın en yüksek gelirli yüzde 1’inin toplam serveti, neredeyse dünya nüfusuna eşit olan 6.9 milyar insanın sahip olduğundan iki kat daha fazla.

Zenginler ile yoksullar arasındaki akıllara durgunluk veren açıdan hareket eden Oxfam şu notu düşüyor: “Eğer herkes 100 dolarlık banknotlara sıkıştırılan servetlerinin üzerinde otursaydı, insanlığın çoğu yerde, zengin bir ülkedeki orta sınıf bir insan bir sandalye yüksekliğinde, dünyanın en zengin iki kişisi uzay boşluğunda oturuyor olacaktı”.

Davos’taki bu özel toplantı, dünyanın kapitalist elitlerinin, Alplerin seçkin tatil kasabalarının, İsviçre polisinin keskin nişancılarının ve kendi yakın korumalarının yarattığı dokunulmazlık zırhı altında, alttakilerden üsttekilere daha fazla servet aktarmayı hedefleyen gizli anlaşmalar yaparken, aynı zamanda aydınlanmış reformcular duruşu sergilemesi için bir fırsat.

Bu yılın teması, iklim değişikliği konusuna özel bir vurgu ile birlikte, “uyumlu ve sürdürülebilir bir dünya icin paydaşlar”. Genç aktivist Greta Thunberg tarafından gündemleştirilen sorunlara ilişkin etkinlikler, konu sıralamasında yukarılarda yer alıyor ve Britanya prensi Charles’in “gezegenin nasıl korunacağı” konusunda bir konuşma yapması umuluyor.

Katılan milyarderler ve milyonerler, özel jetlerinin yakıt ikmalini, Zürih havalimanının özel terminalinde bulunan sürdürülebilir “yeşil” havacılık yakıtıyla yaparak küresel ısınmayla mücadeleye bağlılıklarını gösterebilecekler. Katılımcılar, kişisel karbon ayak izlerinin düşürülmesi için bir toplantı noktasından diğerine yürüyerek gitmeye teşvik ediliyor.

Önceki gün Davos için yola çıkan Amerikan Başkanı Donald Trump, Dünya Ekonomik Forum’nu ikinci ziyaretinde “özel bir konuşma” yapmaya hazırlanıyor.

Binlerce göçmen çocuğu ailelerinden koparan ve sadece iki hafta önce İranlı general Kasım Süleymani suikasti ile dünyayı üçüncü dünya savaşının eşiğine getiren bir savaş suçlusu olan

Trump için hazırlanan kırmızı halı seremonisi toplantının insani iddialarının tümünü çürütüyor.

New York Times muhabiri Andrew Ross Sorkin “rekor derecelerde yükseliş gösteren borsadan hareketle” Trump’ın, (“kimi katılımcıların arkasından gözlerini devirebilme ihtimaliyle birlikte”) “kucaklanmayacaksa da kabul göreceği yönünde giderek artan bir his” olduğu yorumunu yapıyordu

Sorkin’in vardığı sonuç ise,“Bay Trump’ın yeni Davos adamı” olabileceği yönünde.

Katılımcıların Trump’a sundukları sıcak karşılama, finansal oligarşinin faşizan güçleri ya da diktatörleri kucaklamasını açığa vurur nitelikte.

Kendilerini sosyal muhalefet tarafından kuşatılmış hisseden oligarklar diktatoryal yönetim biçimlerine görülmemiş biçimde doğrudan yöneliyorlar.

Katılımcıların,“sürdürülebilirlik” üzerine verdikleri ahlaki vaazların ve birbirlerinin hayırseverlik çabalarına dua ediyor olmalarının gösterdiği üzere, oligarklar dünyadaki sorunların çoğunun nedeninin kendileri olduğunun farkındalar.

Savaşlardan faydalananlar onlar, faşizmin yükselişini ve demokratik haklara cepheden saldırıları destekleyenler onlar. Ve yoksulluktan ve dünya nüfusunu derinden sarsan toplumsal sefaletten sorumlu olanlar onlar.

Dünyanın farklı yerlerinden milyonlarca insanın, karşı çıkma kararlılığı ile birleşerek mücadeleye katılması, bu gerçeğin farkında olunduğunun göstergesi.

Bununla birlikte, dünya halklarının ezici çoğunluğunun karşı karşıya kaldığı krize herhangi bir çözüm, bu hafta İsviçre’de toplanan finansal parazitlerin mülklerine el konmasını gerekli kılıyor.

İki bin kişiden biraz daha fazla insanın servetine el konması ve uluslararası işçi sınıfının demokratik kontrolüne verilmesi, milyonlarca insana temel hakları olan gıda, su, eğitim, sağlık, kültür, internet erişimi, barınma imkanları sunulmasının zeminini hazırlayabilir.

Onların hak edilmemiş servetlerine el koymanın toplumsal gerekliliği, kapitalist sistemi alaşağı etmekten ve toplumun sosyalist dönüşümünden ayrılamaz.

———

* Yazı 21 Ocak 2020 tarihinde Dünya Sosyalist Web Sitesi’nde yayımlanmıştır. Yazının orijinali için lütfen linki 
tıklayın.

Hiç yorum yok: