6 Haziran 2015 Cumartesi

Sola CHP’den umut yok…, www.sendika.org, 6 Haziran 2015



Tolga Tören

Kritik bir seçimin arifesinde olduğumuz hepimizin malumu.

AKP iktidarının hangi biçimde, yani zayıflamış olarak mı, yoksa güçlenerek mi devam edeceği; aynı bağlamda, başkanlık tartışmaları ve HDP’nin meclise girip girememesi bu seçimi kritik yapan önemli öğelerden bazıları.

Sosyalist sol açısından bakıldığında, 2010 referandumunda “boykot”, “yetmez ama evet”, “hayır” biçiminde üç kampa bölünmüş olma hali, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte, büyük ölçüde, iki kampa indi. Bu durum hala devam ediyor.

Birincisi AKP’yi geriletmenin ilk adımının HDP’nin barajı geçmesi olduğunu düşündüğünden 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’yi destekleyen kanat.

Kuşkusuz bu kanat homojen değil. Stratejik müttefik olarak Kürt siyasetini görüp HDK/HDP içerisinde yer alanlardan HDK/HDP içerisinde yer almasa da 7 Haziran 2015 seçimlerinde taktik olarak HDP’yi destekleyenlere kadar geniş bir çerçeveye yayılıyor.

İkincisi ise, sokakta kayda değer bir temsiliyeti olmasa da kabaca “sandığa karşı sokak” argümanı ile yoluna devam eden, zaman zaman HDP’ye dönük bütün baskılara rağmen, HDP’nin AKP ile ittifak yapabileceği söylemine de yaslanarak HDP’den uzak durmaya gayret eden kanat.

Bu ikinci kanat içerisinde CHP’yi etkilemek yoluyla bir sol dalga yaratmak umudu besleyenler de var. Bu kesimlerin 7 Haziran 2015 seçimleri için zımni ya da açıktan CHP’yi destekledikleri de sır değil.

Seçimlerin getirdiği yoğun atmosfer içerisinde son derece hızlı bir şekilde kaleme alınmış olan bu yazı, bu ikinci kanada, bu kanat içerisinde de CHP’den sol adına beklentisi olanlara seslenme amacı güdüyor.

Bir sol yükseliş için umut bağlanabilen CHP’nin birileri tarafından sermaye projelerine hazırlandığını hatırlatmaya dönük mütevazı bir çaba olarak.

Yeniden Kemal Derviş

Kemal Derviş 26 Mayıs 2015 tarihli Cumhuriyet’te kendisi ile yapılan ve “ilk yazısı Cumhuriyet’te çıktı” ve “Babadan CHP’li Derviş…” ibareleri ile birlikte yayınlanan tam sayfalık röportajında Can Dündar’ın “İş çevreleri, uluslararası çevreler de CHP’ye mesafeli… Sizce bu yeni strateji bu güvensizliği gidermeye yeter mi?” sorusuna şu yanıtları veriyor:

Bugün de büyük havalimanları önemli, demir yolları çok önemli… 3. havaalanı gerekli Türkiye’ye… Ama bunu doğayı tahrip etmeden, en doğru yere, özel çıkarların karışmadığı şekilde, bölgede yaşayan halkın çıkarlarına uygun olarak, ihtiyaçları doğrultusunda kurmak lazım. ‘Yok olmaz’ demek yetmiyor.[i]

Söyleşinin devamında “küreselleşmeden çekinen bir Türkiye yerine, küreselleşmeden payını alan bir Türkiye”yi, yani CHP’nin dile getirdiği haliyle “Merkez Türkiye”yi, savunduğunu dile getiren Derviş, 2001 sonrası süreçte kendisinin yönetiminde uygulamaya konan ekonomik program ile (Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı, T.T.) hayata geçirilen özerk kurumlar, güçlü bir merkez bankası uygulamalar aracılığıyla, 2008 krizinden nispeten iyi çıkıldığının altını çiziyor ve ekliyor:

Ancak özel borçlanmaya geçiş oldu. Hane halkı da borçlandı. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefleri hiç tutmadı. 2011’den sonra tamamen bozulma başladı. Torba yasalar, İhale Kanunu’nun onlarca kez değişmesi, Merkez Bankası’nın hükümetle açık açık çekişmesi ve güvenin azalması… Kutuplaşma, bizi bu günlere getirdi…[ii]

Bir başka ifadeyle Derviş, kendisinin bakanlığı döneminde hazırlanan ve gerek ulusal gerekse uluslararası sermaye çevreleri tarafından kabul gören programdan sapma olduğunu dile getiriyor. Bu sapmanın Türkiye sermayesine olası açısından maliyetini ise şu şekilde ifade ediyor:

…Önümüzde 2001 türü bir kriz yok. Ama sıfır büyüme tehlikesi var. Özel borçlanma daha da artarsa kriz de gelebilir tabii. Yüzde 2,5- 3 büyüme ve artan işsiz nüfusla dünya yarışında Türkiye nasıl kendini gösterebilir? 2023’te nasıl 10. sıraya varacak? Çok ciddi önlemlere, iç barışa ve güvene ihtiyacımız var. İyi yetişmiş gençler, geleceğin Türkiye’de olacağına inanacak. İsteyen Türkçe, isteyen Kürtçe konuşacak. Ancak böyle bir barış ortamında büyüme mümkün…

Dolayısıyla Derviş sermaye çevrelerine sesleniyor: Hazırladığım ve AKP tarafından uygulanan program sizlerin daha fazla birikim yapabilmesine imkân verdi. AKP’nin alamet-i farikası bu programı uygulamasıydı; ama artık hükümet bu programdan saparak sizleri riske atıyor. Programı uygulayacak yeni aday CHP olabilir!

Sermayeye CHP takdimi!

Kemal Derviş’in herhangi birisi olmadığı hepimizin malumu. O kritik 1990’ların ortasında Dünya Bankası’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu başkan yardımcısı.

2002’de, Türkiye kapitalizminin bir kriz sonrasında en kapsamlı dönüşüm süreçlerinden birisini yaşadığı yılların başında, ekonomiden sorumlu bakan.

Sonrasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı. Halen Akbank, Sabancı Üniversitesi, ABD’de faaliyet gösteren ünlü Brookings Enstitüsü gibi sermaye çevreleri ile ilişkileri yadsınamayacak olan çok sayıda kurumun kurullarındaki çeşitli görevleri olan bir kişilik.

Görünen o ki şimdi de, solda yer alan kimi dostlarımızın, içinde bulunduğumuz kritik dönemde dahi umut besledikleri CHP’yi sermaye çevrelerine takdim etmekle meşgul.

Ve bu takdimin CHP’nin seçim bildirgesine de yansıyan ciddi bir karşılığı var.

“Yeni” CHP!

Kemal Derviş’in yazının başında yer alan ve CHP’yi, neredeyse 2001’in AKP’si gibi konumlandıran söyleşisi tam bu noktada anlam kazanıyor.

Nitekim CHP’nin seçim bildirgesine bakıldığında CHP’nin “yeni” ve neoliberal bir projeye dönüşme hazırlıkları çoktan tamamlanmış gibi.

Bu durumun en önemli göstergesi, CHP’nin seçim bildirgesinde, “istikrarlı büyüme”, “bağımsız düzenleyici kurullar”, “kurallı maliye politikası”, “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı”, “finansal istikrar”, “yatırım ortamının iyileştirilmesi”, “rekabet gücü” gibi ifadelerin bol miktarda yer alması.[iii]

Türkiye sermayesinin coğrafi genişlemesine payanda olan bir ekonomik yapı yaratmayı hedefleyen ve bu anlamda Kemal Derviş’in yazının başında aktardığımız görüşlerini de yansıtan bu seçim bildirgesi, elbette başta Kürt coğrafyası olmak üzere yeni coğrafyalara doğru genişleme ihtiyacı içerisinde olan Türkiye sermayesinin en önemli ihtiyaçlarından birisinin enerji olduğunun da ayırdında.

Bu durumun en önemli göstergesi ise, nükleer enerjiye ilişkin sarf edilen şu sözler:

Nükleer teknolojiye, kategorik olarak karşı olmamakla birlikte, mevcut nükleer enerji teknolojilerine dayalı sorunlarını giderememiş riskli santrallerin kısa vadede ülkemizde kurulmasına izin vermeyeceğiz.

İhalesiz olarak gerçekleştirilen ve ÇED sürecinde ciddi hukuki sorunlar bulunan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) anlaşmasını yerel ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde yeniden gözden geçirerek; ülkemizin enerji bağımlılığını artıracağı ve güvenliği şüpheli olduğu için, hukuk çerçevesinde mümkün olursa (abç), iptal edeceğiz.[iv]

Bu söyleme yaslanan bir enerji politikasının AKP’nin enerji politikalarından hiçbir farkının olmadığı aşikar.

Benzeri birçok proje gibi nükleer santral anlaşmalarının da sokağın gücü olmadan ve emek eksenli bir programa yaslanmadan iptal edilemeyeceği ya da engellenemeyeceği de.

Sonuç

Peki CHP’ye ilişkin yukarıda aktarılanlar, son derece kritik bir seçimin arifesinde olduğumuz bu zaman diliminde ne anlama geliyor.

Herşeyden önce, “HDP’nin AKP ile işbirliği yapacağı”ndan, “sandık fetişizmi” yapmamaya kadar uzanan bir dizi söylemle birlikte yer yer açıktan yer yer de üstü kapalı biçimde CHP’den medet uman sosyalistlerin fena halde yanıldığı anlamına geliyor.

Bir başka ifadeyle kimi sosyalistlerin olası bir “sokak muhalefeti” ya da sol yükseliş adına etkileme hevesinde oldukları CHP’nin, seçim bildirgesinin ve Derviş’in ifadelerinin de gösterdiği üzere, başta sermaye çevreleri olmak üzere farklı çevreler tarafından fena halde etkilendiği, dahası, seçmenlerinden sermayenin programının savunusu ile oy istediği anlamına geliyor.

İkinci olarak da, CHP’ye umut bağlayan sosyalistlerin, az da olsa, henüz vakit varken yeniden düşünmesi gerektiği anlamına geliyor.

Kaynaklar:

[i] Kemal Derviş, “Ekonomi İçin Göreve Hazırım”, Cumhuriyet, 26 Mayıs 2015http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/284721/Kemal_Dervis__Ekonomi_icin_goreve_hazirim.html.

[ii] Agm.


[iv] agm., s.65.

Hiç yorum yok: