Barış İçin Akademisyenler (BAK) girişimi tarafından kaleme alınan ve yaklaşık 11 ay önce kamuoyuna ilan edilen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metni sonrasında, 11 öğretim elemanını, “imzacı” olmak, atama dosyasını geç teslim etmek, ihtiyaç bulunmaması, performansının yeterli olmaması gibi türlü gerekçelerle – ama aslında “imzacı” oldukları için -işten çıkardınız.
Haklarında kesinleşmiş bir ceza olmadığı halde, tarafınızca açılan
soruşturma dahi sonuçlanmamışken ve 2547 sayılı yasayı, dolayısıyla hukuku göz ardı ederek, jüri üyelerini ve fakülte
yönetimlerini yok sayarak...
Bu satırların yazarı dahil hala yeniden atanma zamanlarını heyecanla! bekleyenler
mevcut.
Bu süre zarfında, haksız yere işten çıkardığınız öğretim üyelerini
karalamak için demeçler verdiniz.
Hatta, size konu ile ilgili soru soran bir Alman üniversitesinin
rektörüne açıkça yalan söylediniz.
Yeniden atanması yapılmayarak işten çıkarılan öğretim üyelerini
“imzacı” oldukları için değil performansları düşük olduğu için işten
çıkardığınızı, yönettiğiniz üniversitenin son derece “objektif” kriterlerle
hareket ettiğini belirttiniz.
Yalanınız kısa sürede açığa çıktı. İki yolla:
Birincisi, yeniden atamasını yapmayarak işten attığınız öğretim
üyelerinin istisnasız hepsi, atanmak için gerekli puanın çok üzerinde puana
sahiptiler.
İkincisi, üniversite, gerek bölge idare mahkemelerine sunduğu
savunmalarda gerekse işten çıkarılan öğretim üyelerine yaptığı tebligatlarda,
atama yapılmaması “imzacı” olmayı gerekçe olarak gösteriyordu.
***
Son iki ayda ise, iki tane bilimsel etkinliği “güvenlik” gerekçesiyle
yasakladınız.
Birincisi, aralarında üniversitede
daha önce defalarca konferans vermiş öğretim üyelerinin de bulunduğu, “Türkiye’de Değişim Kongresi: Ekonomi ve
Kamu Yönetimi” başlıklı etkinlik idi.
Tüm hazırlıklar yapılmış, konuklar davet edilmiş idi.
Son anda gelen bir haberle etkinliğin “güvenlik” gerekçesiyle yasaklandığı
öğrenildi.
Gerçek neden fakülte koridorlarında konuşuluyordu elbette:
“İmzacılar...”, işte oradaydılar, etkinlikte konuşmacıydılar...
Geçtiğimiz günlerde bir etkinliğin başına daha aynı şey geldi.
Mersin Üniversitesi Ekonomi Topluluğu’nun organize ettiği “Kırsal Kalkınma ve Enstitüleri”
başlıklı etkinliğe önce izin verildi. Etkinliğin afişleri hazırlandı, konukları
davet edildi.
Sonuç: Rektörlük tarafından güvenlik gerekçesiyle yasaklama.
Ortada yazılı bir gerekçe var mı, bilinmiyor. En azından etkinliğin
konuşmacılarından birisi olarak tarafıma etkinliğin iptal edildiğine ve bunun
nedenlerine ilişkin bir açıklama gelmiş değil.
Kimileri şehir dışından gelen konuklara da bu konuda bir açıklama yapıldığını
düşünmek için bir gerekçe bulunmuyor. Bu konuda en azından yasaklanan ilk etkinlikten
kaynaklı bir tecrübe oluşmuş durumda.
Rektörlük, hazırlıkları
yapılmış, (kamusal) kaynakları kullanılmış, konukları davet edilmiş bu
etkinlikleri yasaklarken tatmin edici bir açıklama yapmadığına, gerçek nedenin anlaşılmasını
enformel bilgi aktarımı kanallarına bıraktığına göre, kimi sorular sormaya hak doğduğunu
söyleyebiliriz:
1- Mersin Üniversitesi’nin web
sayfasında hemen her gün bir etkinlik duyurusu yer almaktadır. Bu etkinliklerin güvenliği nasıl
sağlanmaktadır? Yoksa ilgili etkinlikler, güvenlik sağlanmadan mı yapılmaktadır
?
2- Güvenlik gerekçesiyle
konuşmalarını yasakladığınız öğretim üyeleri üniversitenizde akademik
etkinliklerinin bir kısmına, örneğin derslere girmeye, en azından şimdilik
devam etmektedir. Bu durumda, bir güvenlik sorunu oluştuğunu düşünüyor musunuz?
3- Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin
güvenliğini sağlamaya dönük, örneğin dersleri yasaklamak gibi, bir önlem almayı
düşünür müsünüz ?
Mersin Üniversitesi’nin Ekim ayında yasakladığı bir başka bilimsel/akademik etkinlik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder